Okul öncesi eğitimde bilgisayar destekli eğitim

 

ÖZET

Günümüzde Okul Öncesi Eğitimin önemi eğitim bilimcileri tarafından kabul edilmektedir (Oktay, 1999). Okul Öncesi Eğitim’in amaçlarını gerçekleştirebilmesi için iyi düzenlenmiş eğitim programlarına ihtiyacı vardır (Zembat, 1999).

 

Son yıllarda eğitim teknolojisinin hızlı bir şekilde ilerlemesi eğitim-öğretim süreçlerini de etkilemiştir (Alkan,1997; Çilenti, 1994; Rıza, 2000; Oktay, 1999; İşman, 2001). Eğitim teknolojisindeki en büyük ilerleme bilgisayarın eğitim sürecine girmesidir.

 

Bilgisayarların eğitim-öğretimde kullanılmasıyla eğitim kalitesinin yükseldiğini söyleyebiliriz. Bilgisayar ve bilgisayar paket programları eğitim-öğretimde sıklıkla kullanılmakta ve hatta eğitim programları bilgisayar destekli eğitim programları şeklinde hazırlanmaktadır.

 

Bu bildiride, giriş bölümünde eğitim teknolojisinde bilgisayar destekli eğitim konusunda ve okul öncesi eğitimde bilgisayarların kullanılması hakkında kısaca kuramsal bilgilere yer verilmiştir. Gelişme bölümünde Okul Öncesi Eğitimde Bilgisayar Destekli Eğitim hakkında literatür ile ilgili bilgiler verilmiştir.

Sonuç ve Tartışma bölümünde Okul Öncesi Eğitimde Bilgisayar Destekli Eğitimin getireceği sonuçlara yer verilecek ve öneriler sunulacaktır.

 

GİRİŞ

Yarım yüzyıllık araştırmalara sırtımızı dayayarak, çocukları, onlara hayat veren ve yaşatan bir yetişkinler toplumunca ezilen insancıklar olarak görmekteyiz (Montessori, 1997:11). Bu düşüncenin günümüzde artık hızlı bir şekilde değiştiğini söyleyebiliriz. 21. yüzyılın başlarında çocuğun öneminin geçmişe oranla daha fazla olduğu söylenebilir. Son yıllarda eğitimde yapılan bilimsel araştırmalar çocuğun erken eğitilmeye başlamasının ileriki yaşamında çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimine olumlu etkiler yapacağını ortaya koymaktadır.

Maria Montessori’nin çalışmaları, E. L. Thorndike’in öncülüğü ve 1920-1930’larda Sidney L. Pressey’in denemeleri ile 1950-1960’larda B. F. Skinner’in çalışmaları sonucu geliştirilen ve uygulanan programlı öğretim ve öğretme makineleri eğitimde reform niteliği taşıyan girişim ve uygulamalardır (Uşun, 2000:17). Programlı öğretim, öğrenme sürecinde ilginç olanaklar yaratmakta, öğrenme sürecini büyük ölçüde bireyselleştirmekte, öğrencinin kendine en uygun hızla öğrenme sürecine aktif olarak katılabilmesini sağlamaktadır (Uşun, 2000:24).

Çilenti, Eğitim Teknolojisi’ni; davranış bilimlerinin iletişim ve öğrenmeyle ilgili verilerine dayalı olarak, eğitimle ilgili ulaşılabilir insan-gücünü ve insan-gücü dışı kaynakları, uygun yöntem ve tekniklerle akıllıca ve ustaca kullanıp, sonuçları değerlendirerek, bireyleri, eğitimin özel amaçlarına ulaştırma yollarını inceleyen bilim dalı şeklinde tanımlamaktadır (Çilenti, 1994:29)

Alkan’a (1997) göre ’öğretim teknolojisi’, öğretimin eğitimin bir alt kavramı olduğu anlayışına dayalı olarak ve belirli disiplinlerin (fen, yabancı dil, biyoloji vb.) kendine özgü yönlerini dikkate alarak düzenlenmiş teknolojiyle ilgili bir terimdir. Bu tanıma göre öğretim teknolojisi eğitim teknolojisinin bir alt dalını oluşturmaktadır. Bu yüzden Bilgisayar Destekli Eğitimin bir alt dalı Bilgisayar Destekli Öğretim teknolojisi olduğu söylenebilir. Fakat burada biz daha kapsamlı olduğunu düşündüğümüz için Bilgisayar Destekli Eğitim kavramını kullandık.

Bilgisayarların toplumlar üzerinde sosyal etkileri üzerinde yapılan araştırma sonuçları bulunmaktadır. Bu araştırma sonucunda, 18. yüz yılda İngiltere’de icat edilen bilgisayarlara bu yüz yıl içinde insanlar çabuk adapte olamamışlardır. Bunun sonucunda da buluş ve yayılma arasında büyük bir zaman dilimi bulunmaktadır. Fakat daha sonra insanlarda görülen eğitim seviyesi artışı ve yeni teknolojilerin toplumlara yavaş yavaş girmesi bu araştırma sonucunu değiştirmiştir. İçinde bulunduğumuz yüz yıl içinde yapılan araştırmalar sonucunda da, yüksek eğitim seviyesi ve yüksek teknolojilere sahip olan bireylerde yeni sosyal reformlar için gerekli olan yeni buluşlara çabuk adapte oldukları görülmüştür. Günümüzde artık, sosyal reformların gerçekleşebilmesi için teknolojilere gereksinim bulunmaktadır. Teknolojisiz etkili reformlar gerçekleştirilemez (İşman, 2001:16).

 

Eğitimcilerin teknolojiyi eğitim sistemlerinde etkili olarak kullanabilmesi için bireylerin nasıl öğrendiklerini bilmeleri gerekmektedir (İşman, 2001:17). Hawkridge (1990:4-20) üçüncü dünya ülkelerinde bilgisayar kullanmanın altı temele dayandığını söylemektedir. Sosyal temele göre; okullar öğrencileri toplum için geliştirmekte olduğuna göre bilgisayarın toplum için önemi göz önünde bulundurulduğunda okullarda öğrencilere bilgisayar bilgisinin verilmesi önemlidir (Rıza, 2000:361). Eğitim sistemlerinde artık ’bilgisayar okur-yazarlığı’ önemli bir yer tutmaktadır.

 

Bilgisayar bulunduran okullarda; öğretmenler, veliler ve öğrenciler değişikliğe daha açık olmaktadırlar. Bilgisayarlar, öğrencileri ezberlemekten kurtarmakta, yüklerini hafifletmekte ve azaltmaktadır. Bunun yerine çocuklar daha fazla bilgiyi ele almakta ve problem çözmeye daha istekli görünmektedirler. Öğrencileri; birbirleri ile rekabet etmek yerine, yardımlaşmaya yöneltmektedir. Bilgisayar, öğretmen merkezli öğretimden öğrenci merkezli eğitime geçişi sağlamaktadır (Rıza, 2000:362).

Bilgisayardan, anaokulu dahil her öğretim kademesinde yararlanmak mümkündür. Anaokuluna gelen çocuklar beş yaş öncesinde, özellikle yürümeyi ve ana dilini hızla öğrenmektedirler. Bazı çocuklar ilkokula kaydolmadan önce okuma ve yazmayı da öğrenebilirler. Bu tür bilgi ve beceriler bilgisayarla desteklenebilmektedir (Rıza, 2000:363).

Bugün bilgisayarlar, özellikle endüstriyel yönden gelişmiş ülkelerde çok çeşitli kullanım alanları dışında, okullara da girmiş bulunmaktadır. Türkiye’de de M.E.B. tarafından okullarda bilgisayar kullanımı ve bilgisayar destekli eğitimin gerçekleştirilmesi konusunda pek çok çalışma yapıldığı dikkati çekmektedir. Değişik türde bilgisayar ve bunlara uygun programlar üreten firmaların bu alanda çok büyük bir sanayi oluşturduğu ve bu sanayi ürünlerinin pazarlanmasında kıyasıya rekabetin bulunduğu, özellikle bilgisayar alıcısı ülkeler açısından dikkatle üzerinde durulması gereken çok önemli bir husustur (Oktay,1999:238).
Bilgisayar destekli eğitimin tam olarak gerçekleşebilmesi için eğitim sistemimizde yaygın olarak uygulanan toplu öğretim yönteminden büyük ölçüde vazgeçilmesi gerekecektir. Bu yöntemin öğrenme verimi açısından pek çok sınırlılıklarının olduğu bir gerçekse de, ülke düzeyinde bunu değiştirerek, tamamen bireysel öğretim yöntemini kabul etmeye henüz imkan bulunup bulunmadığı tartışmaya açık bir konu olarak görünmektedir (Oktay, 1999:240).

 

Okul Öncesi Eğitimde BDE’in Yeri ve Önemi

1985’li yıllardan beri Okul Öncesi Eğitimde BDE konusunda yapılmış çalışmalar ve araştırmalar (Arı ve Bayhan, 1999:10) bilgisayarların ve bilgisayar programlarının okul öncesi dönem çocuklarının eğitim-öğretiminde büyük rolü olduğunu göstermektedir.

Old, Schwartz ve Willie’de (1980) BDE’de yazılımların önemine dikkat çekmiş ve çocukların kendi sorularını sormalarını destekleyen, teşvik eden değişik öğrenme modellerine radikal olarak damgasını vurmuş yazılımlarla öğrenmenin gerçekleşebileceğini belirtmişlerdir (Arı ve Bayhan,1999:12).

 

Bilgisayar destekli eğitim programları konusunda oldukça fazla çalışması olan eğitimcilerden Seymour Papert (1980) ’LOGO’ gibi çok kullanılan bir programlama dili oluşturmuştur. İlkönce Piaget’le çalışmalar yapan Papert; ’çocukların neyi bilip, neyi bilmedikleri konusunda karmaşanın çözülmesi halinde en değerli öğrenmenin gerçekleşeceğini ve böylece çocukların dünyalarının anlaşılabileceğini’ öne sürmektedir. Bunun bilgisayarla sağlanabileceği görüşünde olan Papert, ’mikro dünyası’ olarak isimlendirdiği dünyada çocuğun kendi kendini yönlendirerek, keşfederek öğrenmesi gerektiğini savunmaktadır (Arı ve Bayhan, 1999:17-18).

Walker (1983) BDE konusunda olumlu olabilecek yedi kriter olduğunu ileri sürmektedir. Bunlar arasında bilgisayar destekli eğitimin daha fazla aktif öğrenmeye olanak sağlaması; daha az zihnen sıkıcı iş yapılması; duygusal ve algısal modellerin çeşitlenmesine fırsat sağlanması; öğrenmenin daha fazla bireyselleştirilmesi sayılmaktadır (Arı ve Bayhan, 1999:30).

Hitchcock ve Noonan’ın (2000) yaptığı araştırmada beş öğrenme güçlüğü olan okul öncesi çocuğuna üç temel beceri öğretilmeye çalışılıyor. Bu çalışma iki koşulda gerçekleştiriliyor. Biri Bilgisayar Destekli Öğretim (CAI) ile etkileşimli yazılımlar ve Öğretmen Destekli Öğretimdir (TAI) . Her iki öğretim stratejisinin de ortaya koyduğu önemli yararları vardır. Bilgisayar Destekli Öğretimin, Öğretmen Destekli Öğretime karşı beceri ve katılım açısından belirgin üstünlükleri vardır. Araştırma sonucuna göre BDÖ öğrenme güçlüğü olan küçük çocukların temel becerilerinin iyi duruma getirilmesi ve ilerletilmesinde orta düzeyde etkili olduğu bir gerçektir (Hitchcock ve Noonan, 2000).

 

Birçok eğitim hareketinin başlıca amacı teknolojik becerileri geliştirmektir. Amerika Birleşik Devletlerinde 2000 yılının eğitim amaçlarına baktığımızda, milenyumun sonunda bilgisayar becerilerinin küçük çocuklara kazandırılması ve 1997’de Teknoloji Okur-Yazarlığı Hareketi Fonu 5 milyar doları öğretmenlerin ve ailelerin yetiştirilmesi ve bilgisayar-internet teknolojisinin okullara kurulması için ayırmıştır. Birçok araştırmacının söylediği gibi yeni teknolojinin öğretimde kullanılması geleneksel yaklaşıma oranla öğrenme güçlüğü olan küçük çocuklara akademik becerilerin öğretilmesinde daha etkilidir ve bu konuda çok az deneysel çalışma yapılmıştır (Hitchcock ve Noonan, 2000).

 

Son yıllarda literatür araştırmalarında Fletcher-Flinn ve Gravatt’ın (1995) belirttiğine göre Bilgisayar Destekli Öğretimin (CAI), geleneksel öğretimden çok daha etkili olduğu matematik, fen bilgisi, sanat, okuma yazma becerilerinde %24 oranında etkili olduğu görülüyor. Bilgisayar Destekli Öğretimin en fazla etkili olduğu dönem ise Okul Öncesi dönemdir. Okul öncesi dönem çocuklarına BDÖ uygulamasına çok az rastlanmaktadır.

 

Okul Öncesi Eğitimde Bilgisayar Destekli Eğitimde Dikkat Edilmesi Gereken Konular

Tartışılan temel konulardan biri çocukların bilgisayara hangi yaşta başlamaları gerektiğidir. Öğrenmeyi kolaylaştıran etkenlerden biri olan ilgi ve merakın yoğun olduğu bir dönem olması sebebi ile, okul öncesi eğitimde bilgisayar destekli eğitime başlanabilir (Arı ve Bayhan, 1999:8). Bu dönem çocuğu henüz okuma yazma bilmediğinden, bilgisayarı kullanabilmesi için anlayabileceği özel yazılımlara ihtiyaç vardır. Ayrıca bilgisayar kullanımının çocuğa sağlayacağı kazançlar kadar, ne tür mahsurları olabileceği de önceden düşünülmelidir (Oktay, 1999:244).

 

Okul Öncesinde bilgisayar destekli eğitimi kullanma şekli ve süresi oldukça önemli bir konudur. Sadece bilgisayara dayalı bir okul öncesi eğitim çocuğa zarar verebilir. Bilgisayarın gerek okul öncesinde gerek ilkokullarda eğitimciye yardımcı bir araç, eğitimsel programları destekleyen bir materyal olarak kullanılması en uygun olanıdır. Eğitimcinin eğitimdeki rolü hiçbir zaman inkar edilemez. Bilgisayar sadece bir makinedir. Bilgisayar, eğitimcinin çocuklara verdiği birçok insani değerden uzaktır; bunun içinde eğitimcinin yerini alması hiçbir zaman mümkün olamaz (Arı ve Bayhan, 1999:8).

Okul Öncesinde ve ilkokullarda uygulanacak eğitim programlarının nitelikleri çok önemlidir. Bilgisayar Destekli Eğitimde (BDE) programların hangi amaçlara yönelik kullanılacağının saptanması ve amaca uygun eğitim programının seçilmesi gerekmektedir. Eğitim programları çocuğun gelişim özelliklerine uygun, geleneksel eğitim programlarına kaynaştırılacak şekilde olmalıdır. Uygun düzenlenmiş BDE programları ile çocuklar bireysel öğrenme yapabilecekler, kendi hız ve bilgi düzeylerine göre ilerleme kaydedebileceklerdir.

 

Çocuklar BDE programları ile keşfederek öğrenmeye fırsat bulabilecekler, kendi bilgi ve deneyimlerini ortaya koyarak oyun içinde öğrenebileceklerdir. Bilgisayar destekli eğitimde amaç oyun içinde öğrenmek olduğu için, çocuklar fark etmeden öğrenmektedirler. Bilgisayar Destekli Eğitim Programları okul öncesinde ve ilkokullarda bir çok alanda kullanılmaktadır: Alıştırma becerilerinde, bilişsel gelişimde, sayma ve matematikte, okuma-yazma becerilerinin öğretilmesinde vb. BDE’de çocuklara anında dönüt verilmesi öğrenmeyi kolaylaştırmakta, problem çözme becerilerini artırmaktadır (Arı ve Bayhan, 1999:9).

Öğretim materyallerinin etkin bir şekilde hazırlanmasında ve seçilmesinde bazı ilkelerin kontrol edilebilmesi için, her öğretmenin cevaplaması gereken sorular vardır (Şahin ve Yıdırım, 1999:31).

 

1- Öğretim Materyali, okul öncesi eğitim programıyla uyumlu ve programı destekleyici nitelikte midir?
2- Öğretim Materyali’nin içerdiği bilgiler doğru ve güncel midir?
3- Öğretim Materyalinde kullanılan anlatım türü açık ve anlaşılabilir mi?
4- Öğretim Materyali, öğrenciyi güdüleyici ve ilgisini çekici nitelikte midir?
5- Öğretim Materyali öğrencinin derse katılımını sağlayabilir nitelikte midir?
6- Öğretim Materyali teknik özellikleri açısından yeterli midir?
7- Öğretim Materyalinin etkinliği hakkında önceden elde edilmiş bilgiler var mı?
8- Öğretim Materyali içerik açısından tarafsız ve öğretimsel nitelikte midir?
9- Öğretim Materyalinin kullanım için gerekli kullanım kılavuzları (öğretmen-öğrenci) ve yazılı dokümanlar varmı?

Okul Öncesi dönemde öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin özellikleri farklıdır. Bu çocuklar’ın bilişsel gelişimi tam olarak gelişmediğinden davranışların uyumu ya da entelektüel yetenekleri ve başarıları arasında farklılık vardır. Bunlar konuşma, motor becerileri ya da sosyal/duyuşsal gelişimleri içermektedir (Hitchcock ve Noonan, 2000).

 

Spencer ve Baskin (1997)’in belirttiği gibi mikrobilgisayarın kullanılmasının etkileri yeni bir araştırma konusudur. Bilgisayar bir özel öğretmen gibi kavramların, bilginin ya da becerinin sunulmasında kullanılan gelenekselleşmiş bir öğretim yöntemidir. 4-5 yaşındaki çocuklar alfabeyi öğrenmekte, sayı saymayı ve benzer ve farklı nesnelerin arlarındaki farklılıkları tanımada bilgisayar programı ile etkileşimli olarak bilgi verilmesi, sorumluluk verilmesi ve yeni bilgilerin edinilmesi öğrencinin sorumluluğuna bırakılmıştır (Hitchcock ve Noonan, 2000).

 

Literatüre baktığımızda bilgisayarın Okul Öncesi Çocukların gelişimi için çok uygundur (Watson, Nida ve Shade, 1986). Hess ve McGarvey (1987) Okul öncesi dönem çocuklarından bilgisayar kullananların kullanmayanlara oranla çok daha başarılı olduğunu bulmuştur. Hungate’de (1982) düşük ekonomik düzeyden 12 anaokulu öğrencisi ile yaptığı çalışmada, temel matematik ve gördüğünü ayırt etme becerilerini; isimleri ve telefon numaralarını ezberlemek gibi becerilerin öğretilmesinde Bilgisayar destekli öğretimi kullanmıştır. Hungate’nin bu çalışmasının sonuçlarında bilgisayar kullanan çocukların becerilerini geliştirmede bilgisayar kullanmayanlara göre becerilerini daha hızlı geliştirdikleri görülmüştür.

 

Hitchcock ve Noonan’ın (2000) yaptığı araştırmada beş öğrenme güçlüğü olan okul öncesi çocuğunun erken akademik becerilerinin gelişiminde BDÖ’in etkililiği sınanmıştır. Öğrenme güçlüğü olan okul öncesi çocuklarının bilişsel becerilerinin gelişiminde önemli bir yeri olan kavramların; şekiller, renkler, sayılar ve harfleri öğrenmede BDÖ’in öğretmen destekli öğretim yöntemine (ÖDÖ) göre daha etkili olduğu bulunmuştur.

Bir çocuğun bilgisayar başında geçireceği maksimum süre ne kadar olmalıdır?
3 yaşından 8 yaşına kadar olan çocukların bilgisayar başında günde bir saat durması iyidir diyor prof. Jean Casey. Erken Okuma-Yazma Sınıfları Oluşturmada otorite olan Casey ’Çocuklar yazı yazmayı öğrenmede ve el-kas kontrolünü öğrenmeye çaba göstermede bilgisayarı bir iletişim aracı olarak kullanmada büyük başarı gösterebilir.’ Demektedir (Levine, 2001).

 

Bilgisayar ekranı çocuklar için zararlı mıdır? Amerika Ophthalmology Akademisi (AAO) bilgisayarın göze zarar vermediğini fakat geçici göz yorgunluğuna sebep olduğunu belirtmektedirler. Dr. Stuart Danker pediatri uzmanına (AAO) göre eğer çocukta göz yorgunluğu ve baş ağrısı varsa bilgisayar karşısında bir saat içinde 10 dakika arayla oturmalıdır(Levine, 2001).

Bilgisayar çocukta gerçek bir bağımlılık yapar mı? Eğitim psikoloğu Jane M. Healy’ye göre eğer aile bilgisayarın çocuğun davranışlarını olumsuz etkilediğini görüyorsa hemen bir uzmana gitmelidir. Bilgisayar çocuğun sosyal aktivitesini azaltıyor, depresyon, uyku problemi ya da ev ödevlerini yapmasını engelliyorsa bir problem olduğunun göstergesidir. Bu durumda bilgisayarı kapatmamız gerekir (Levine, 2001).

 

Çocuğun bir bilgisayar oyununu defalarca oynaması normal midir? Kemper’in dediğine göre sürekli tekrar çocuğun öğrenmesini ve kendine güven duymasını sağlar.

Dövüş temalı oyunlar çocuklar için uygun mudur? Iowa State Üniversitesi’nden Dr. Craig A. Anderson’un yaptığı bir araştırma sonucuna göre onların etkileşimli doğası, şiddet oyunları, şiddet içerikli filmler ya da Televizyon programlarına göre daha çok agresif düşünce ve davranışı artırmaktadır. Bazı bilgisayar programları şiddet oyunlarının oynanmasını engelleyebilmektedir. Bu tür programlar internet aracılığı ile ücretsiz veya az bir ücret karşılığında bilgisayarınıza yüklenebilmektedir. (www.kidsomain.com)

 

Çocuklar için bilgisayar programları seçiminde nasıl yardımcı olunabilir? Bu soruya yanıt olarak Eğlence Yazılımlarını Değerlendirme Kurulu’nun her yaşa önerdiği programları kullanabilirsiniz. Bu kurul hakkında bilgi almak için (www.esrb.org) adresine bakabilirsiniz. Çocuklar için hazırlanmış bilgisayar programlarını incelemek için (www.childrensoftware.com) ve (www.computingwithkids.com) sitelerinden bilgi alınabilir (Levine, 2001).

 

Bilgisayar oyunları oyuncaklara göre evlerde daha fazla oynanmaktadır. 1998 yılında Amerika’da 181 milyon bilgisayar oyunu satılmıştır. Son yıllarda yapılan araştırmalar bilgisayar oyunlarının çocukların öğrenmesinde büyük etkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özellikle şiddet içerikli bilgisayar oyunlarını oynayan çocuklar o oyun içerisinde geçen küfürlü cümleleri öğrenmekte ve şiddet içerikli fiziksel davranışları çok hızlı öğrenip uygulayabilmektedir (Song ve Anderson, 2001). Bilgisayar oyunlarını oynayan çocukların el-göz koordinasyonunu, problem çözme ve hızlı karar verme yeteneklerinin diğer çocuklara göre daha fazla geliştiğini söyleyebiliriz.

 

Internet’in eğitime girmesiyle öğretmen ve öğrenci rolleri değişmiştir. Bilgisayar Destekli Öğretimde internet’in etkisi çok fazladır. Son yıllarda web’in uzaktan eğitim uygulamalarında kullanıldığını görmekteyiz. BDÖ kullanılan en önemli uygulamalardan birisi de Akıllı Öğretim Sistemleridir (ITS) (Okamoto ve Diğerleri, 2001).

 

Hinchliffe’nin (1996) yaptığı bir çalışmada okul öncesi eğitim öğretmenliği öğrencilerinin internet kullanımını öğrenmelerini sağlamıştır. Bu çalışma okul öncesi eğitimde ve çocuk gelişiminde okul öncesi eğitim öğretmenliği öğrencilerinin sınıf ortamında internet kaynakları ile tanıştırılmasını amaçlamıştır. Öğretmen adayları web’te bulunan kaynaklardan oluşan paket bilgiler oluşturmuşlar, Web’i ders planı hazırlamak için kullanma yollarını araştırmışlar, Web’te erken çocukluk dönemini kapsayan belli konuları ve konularda ki çeşitli soruların yanıtlarını ERIC ve konu ile ilgili diğer web kaynaklarını tarayarak araştırmışlar, belli konular ya da çocuk bakım merkezleri gibi belli sektörleri temsil eden çalışmalar hakkında oluşturulan web sitesindeki kaynaklar yardımıyla bilgi sağlamışlardır (Hinchliffe, 96).
SONUÇ VE ÖNERİLER
Okul Öncesi Eğitimde BDE’in özelliklerini şöyle sıralayabiliriz (Oktay, 1999:244-245):

1- Okul öncesi dönemde bilgisayar, özellikle el-göz koordinasyonuna büyük katkı sağlayabilir(farenin kullanımı, boyama, çizim çalışmaları vb.), el becerisini geliştirir.
2- Dikkatini yoğunlaştırmada güçlük çeken aşırı hareketli çocuklar ilgi çekici bir program karşısında daha uzun süre kalabilirler. Bu nedenle bilgisayar kullanımı, çocuğun dikkatini yoğunlaştırmasına yardım ederek eğitime katkı sağlayabilir.
3- Çocuk günlük yaşamında ve eğitimi sırasında öğrendiği pek çok kavramı bilgisayar oyunları ile pekiştirebilir.
4- Bilgisayar oyunlarında yer alan ve hızlı bir şekilde karar vermeyi gerektiren problemler, çocukta problem çözme becerisinin gelişmesine katkıda bulunabilir.
5- Küçük çocukların bilgisayar kullanması sırasında mutlaka bilen bir yetişkinin yardımı çok önemlidir. Böylece çocuğun bazı konularda dikkatinin çekilmesi, sorularına cevap verilebilmesi mümkün olabilir.
6- Bilgisayar, küçük çocukların günlük programında çok sınırlı bir yere sahip olmalıdır, çünkü çocukların büyümek ve gelişmek için harekete, konuşmaya, arkadaşları ile oyun oynamaya, hatta bazen de çatışmaya ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların ise bilgisayar ile karşılanması mümkün değildir.
Öğretmenler İçin Öneriler

Hitchcock ve Noonan’ın (2000) yaptığı araştırma sonuçlarına göre;

a) Bilgisayar yazılımları akademik becerilerin öğrenilmesinde ve pekiştirilmesinde etkili bir araçtır
b) Geleneksel öğretim metodu ile birlikte kullanıldığında etkili bir öğretim metodudur.
c) Bilgisayar yazılımının kullanılması genel becerilerin ilerletilmesi ve pekiştirmenin iyi duruma getirilmesinde ek bir uygulama olarak bir araç gibi kullanılabilir.
d) Bilgisayar motive eder. Çocuklar etkileşimli olarak bilgisayar ile kontrol etme ve nesneleri mouse ve klavye ile hareket ettirmede sorumluluk alırlar.
e) Bilgisayar öğretmen-öğrenci etkileşimini kuvvetlendirir. Bilgisayar öğretmenin öğrencilere yardımcı olmasını sağlar. Öğrenciler bilgisayar programına nasıl girileceğini öğrendikten sonra özgüvenleri yükselir.
f) Bilgisayar uygulama için ortam yaratır.
g) Bilgisayar okul öncesi çocukların bireysel öğrenmelerini kolaylaştırır. Bilgisayar çocukların silindir, üçgen, çember gibi şekilleri öğrenmesini kolaylaştırır.

Okul Öncesi Eğitimde BDE uygulamalarının nasıl olabileceği konusunda bir çok görüşü burada ortaya koymaya çalıştık. BDE uygulamasının okul öncesi eğitimde nasıl uygulanacağı problemi eğitim sistemimizin bu yaklaşıma uygun şekilde yapılanmasına bağlı olduğu açıktır. Ülkemizde BDE yaklaşımının eğitim-öğretim kademelerinde ne düzeyde uygulandığı ve sonuçlarının neler olduğu eğitim sistemimizin verilerine bakılarak anlaşılabilir. BDE yaklaşımı MEB’nın bazı pilot uygulamaları ile eğitim sistemimizin farklı kademelerinde uygulanmaktadır. Özellikle (MLO) Müfredat Laboratuar Okullarının orta öğretimde ve ilköğretimde BDE yaklaşımlarını eğitim-öğretim süreçlerinde kullandıklarını görmekteyiz. Fakat Okul Öncesi Eğitim’de BDE yaklaşımının tatmin edici düzeyde olmadığı bir gerçektir. 21. yüzyıl bilişim çağı olduğuna göre en kısa zamanda Okul Öncesi Eğitim kurumlarımızı BDE ile tanıştırmalıyız.

 

Okul Öncesi Eğitim çocuklarının gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak BDE programları düzenlenebilir ve sonuçları değerlendirilerek geliştirilebilir. BDE’in bu kurumlarda uygulanması için acele edilmemesi ve uygulama yapılacak kurumların eğitim programlarının, eğitim kadrosunun ve alt yapı yeterliliğinin gözden geçirilerek adım adım uygulanması gerektiğini söyleyebiliriz. Okul Öncesi Eğitim’de BDE uygulaması için gerekli olan bilgisayar yazılımları ve donanımları bilimsel araştırmalar ışığında geliştirilmeli ve bu programları kullanacak olan eğitim kadrosunun da en kısa zamanda yetiştirilmesi kaçınılmazdır.

İngiltere’deki Sussex Emerson College’dan John Davy gibi, ’çocukların gerçek çiçekler yerine yalnızca logo çiçekleri ile oynamalarından korkmak’ istemiyorsak, çocuklarımızın dünyadaki gerçek nesnelerle tanışmalarına, çevrelerine duyarlı olabilmelerine, hareket edebilmelerine imkan sağlamamız ve iyi insan ilişkilerine de yer veren bir eğitim-öğretim yöntemi uygulamamız gereklidir (Oktay, 1999:246).

 

Fatih Rehberlik


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder